12 Ağustos 2010 Perşembe

Çakıl Taşıyla Söyleşi - Wislawa Szymborska

Mars'ın uydusu Phobos Bu şiir bilme arzusu ya da bilimsel merak konusunda felsefi bir bakış açısı getiriyor. Aynı zamanda bugüne kadar gelişen yerleşik bilim anlayışının amaca ulaşmada neden yetersiz kalacağına ilişkin bir açıklama.

Çakıl Taşıyla Söyleşi

Wislawa Szymborska

Çakıl taşının kapısını çaldım
“Aç kapıyı, ben geldim,
izin ver içeri gireyim,
şöyle bir soluklanıp etrafı göreyim.”
“Git buradan” dedi taş.
“Sımsıkı kapalıyım.
Bizi paramparça etsen de
kapalı olacağız.
Öğütüp toza çevirsen de
seni içeri almayacağız.”
Çakıl taşının kapısını çaldım
“Aç kapıyı, ben geldim,
Sadece meraktan geldim.
Yalnızca hayat bu merakı giderebilir
Sarayında dolaşmak istiyorum
Sonra da bir yaprağa,
bir su damlasına uğrayacağım
Fazla zamanım yok.
Faniyim, insaf et.”
“Ben taştan yapılmışım, dedi taş,
“ve bu yüzden duygusuz olmalıyım.”
“Git buradan.”
Çakıl taşının kapısını çaldım
“Aç kapıyı, ben geldim,
içeride çok büyük, bomboş salonların varmış,
yazık, güzelliğini kimsenin görmediği,
sessiz, kimsenin ayak sesiyle çınlamayan.
Kabul et, sen de iyi biliyorsun,”
“Büyük ve bomboş, bu doğru,” dedi taş,
“ama hiç yer yok.
Güzel, belki, ama
senin zayıf duyularına göre değil.
Bana aşina olabilirsin,
ama asla tanıyamazsın.
Dış yüzüm sana dönük
iç yüzüm çevrilmiş senden.”
Çakıl taşının kapısını çaldım
“Aç kapıyı, ben geldim,
Sonsuza kadar kalacak bir sığınak aramıyorum
Mutsuz değilm
Yersiz yurtsuz değilim
Geldiğim yere geri dönmeye değer
Ellerim boş gelip, boş çıkacağım
ve orada olduğumun kanıtı sadece
kimsenin inanmayacağı sözler olacak.”
“Giremezsin” dedi taş.
Hemhal olma duygusu yok sende
Başka hiç bir şey bu duygunun yerini tutamaz
Her şeyi görebilen gözlerin olsaydı bile
hemhal olma duygusu olmadan hiç bir işe yaramazdı
Giremezsin, sadece bu duygunun
nasıl bir şey olması gerektiğini seziyorsun.
sadece ona dair bir nüve, bir hayal var zihninde.”
Çakıl taşının kapısını çaldım
“Aç kapıyı, ben geldim,
Benim yaşayacak iki bin yılım yok
içeri girmeme izin ver.”
“Bana inanmıyorsan, “ dedi taş,
“git yaprağa sor, aynı şeyleri söyler.
Git su damlasına sor, yaprağın söylediğini söyler.
Ve en sonunda başındaki bir saç teline sor.
Kahkahayla gülüyorum haline, evet kahkahadan kırılıyorum
gülmeyi bilmesem de.”
Çakıl taşının kapısını çaldım
“Aç kapıyı, ben geldim.”
Taş dedi ki, “Kapım yok ki benim.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder